Cinlerle ilgili bilgiler doğrudan ve işaret yoluyla verilmektedir. Hadislerin ışığında açıklanma gerekirse insan benzeri varlıklardır. Yeryüzünde yaşadıkları gibi göğe de yükselebilirler. Bizim anladığımız manada ateşsel değil ışınsal yaratıklar olması muhtemeldir.Işığın enerjiye dönüştürülmesinde sağlanacak ilerlemelerle birlikte onlarla ilgili bir sır perdesininde kalkması beklenilmektedir. Cinlerinde erkeği ve dişileri olduğu gibi onlarda ürerler ve ölürler. Akıl ve irade sahibidirler. Onlar da insanlar gibi emir ve yasaklara uymak Allah'a ibadet etmek için yaratılmışlardır. İnsanların peygamberleri onlarında peygamberleridir. Cennetle de nimetlendirilecekleri olduğu gibi Cehennemle de azablandırlacak olanları vardır. Yeryüzündeki çalışmaları devam etmekle beraber, peygamberimizden sonragökyüzüne çıkıp bilgi edinme girişimleri, koruyucu melekler ve delici alevlerle engellenmiştir. Farklı kültürel seviyelerdedir. Hz.Süleyman devrinde ileri derecede bilimsel ve sanatsal etkinlikleri görülmüştür. Ordu da yer aldıkları gibi, mühendislik, ustalık ve dalgıçlık görevi yapmışlar, heykeller, büyük havuzlar ve sabit kazanlar inşa etmişlerdir. Günümüzde laboratuvar düzeyinde çalışmaları yapılmakta olan, eşyanın ışınlamasına sahip bilgiyi onlar bundan üçbin yıl önce elde etmişlerdi. Geçen bu kadar süre içinde teknolojilerinde ilerleme kaydetmedikleri düşünülemez elbette. Çağımızda görüldüğü söylenen ufolar, uçan daireler, merihliler'i n onlar olmadığı ne malum. Yeryüzü medeniyetine katkıda bulunduklarını veya bulunacaklarını, Hz.Süleyman örneği önümüzde iken söylememek mümkün mü? Işınsal vücut yapılarından kaynaklanan hızları, engelleri aşma özellikleri yönündeki üstünlüklerinin yanısıra, mantık ve muhakeme yönünden insanlardan hayli geridirler. Ancak insanların anarşi çıkarma, kan dökme gibi bazı olumsuz özellikleri daha belirgindir. "Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi." (Bakara Suresi 30) Cinler, ne geleceği bilerler ne de kendileri dışında olan olayları bilebilirler. Gayb bilgisi Allah'a mahsustur. "De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler" (Neml Suresi 65). Medyum, cinci ve falcıların aracılığıyla onlardan edinilecek gelecek ve geçmişe ait bilgilerle hayatı yönlendirmeye kalkışmak onlara ibadettir, ilkelliktir, çağ dışılıktır. Allah Resulü'nün ifadesiyle Kur'an-a inançsızlıktır, inkara yuvarlanmaktır. Öyle veya onlardan alınacak bilgiler İslam hukukuna göre geçersizdir. Doğruların içine ekledikleri yanlışlara güvenilebilinir mi? Hangisi doğru hangisi yanlış bilinebilinir mi? Bir kere bir ikileme düşüldükten sonra çıkılabilinir mi? Cinlerin insanları görmelerine bir mani yoksa da vücut yapılarımızın farklılığı sebebiyle insanların onlarla işitilebilir ve görülebilir fiziksel bir beraberliğe girmelerinde engeller bulunmaktadır. Bunun yanı sıra peygamberler ve seçilmişlerin kendilkeri ile görüştükleri gerçektir. Doğruluklarına artık neredeyse kuşku duyulmayacak şekilde çoklukla yaşanan, belki de siz şu satırları okuyanlarında yaşadığı ve yaşanmaya devam eden olaylar, bir cin maskaralığı olan ruh çağırma oturumlar ve benzeri müşahedelere dayanan çeşitli TV kanallarının gizemli adlar altında yayınladıkları istisnai olaylar insanlarla cinler arasında ilişki kurulabileceğine bir kanıt olarak niye kabul edilmesin ki? Bu arada unutulmasın ki, onların hep görülmez olmadığını düşüncesine saplanmayalım. Bazı şeytanlaşmış insanların varlığı malumlarınızdır. Bu tip insanlardan Allah'a sığınılması Kur'an da açıklanmaktadır. "O sinsi vesvesenin şerrinden, O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden) Allah'a sığınırım!" (Nas 4-6) Bilmediğimiz yöntemlerle zarar verme kapasitesine sahip şeytanlaşmış cinler vesvese verebilir, kalplerimize şer tohumları ekebilirler. Dinimizde haram olan büyü türü işleri oyunlarına alet edebilirler. Ancak şu unutulmamalıdır ki mahiyeti bilinmeyen fısıldamalar dışında hayatımıza müdahale yetkileri yoktur. İnançlarını yaşayan, Allah'ı zikreden ve kendilerinden Allah'a sığınan müminler üzerinde cinlerin hiç mi hiç etkileri yoktur. "Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın! Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın! " (Nahl 98-100) Cin ve Cinler Alemi Cin’in lugattaki manası gizliliktir, görünmeyen gizli varlıklar demektir. Cinlerin asıl suretini gören olmamıştır. Cinlerin hakikatini göremeyiz. Çünkü cinler metafizikdir manadır görülmeyecek kadar latif varlıklardır. Kur'an'de iki yüzden fazla ayetler cinlerin yaratılışından varlığından insanlardan önce yaratıldığından bahseder ayrıca özellikle kuran'ın 72. suresi olan 28 ayetten müteşekkil cin suresi hep cinlerden bahseder. Bu bakımdan mutlak bir varlık olarak cinlerin inkarı İslam inancına göre mümkün değildir. Pozitif ilim de cinlerin varlığını ve görünmez olduklarını kabul etmektedir. Cinler dünyadaki insan sayısının beş katıdır. Ömürleri 800 ile 1000 yıldır hatta daha fazladır. insanlar gibi hayat şartları var. Birbirleriyle evlenebilir, hatta çoluk çocuk sahibi olabilirler. İnsanları, dağları, taşları, ağaçları, yerleri, gökleri, denizleri ve nehirleri yaratan Allah, tıpkı onlar gibi birer varlık olan cinleri de yaratmıştır. Cinler de Allah (C.C.) tarafından yaratılmış olan tüm varlıkların gözle görülmeyen birer fertlerdir. Kur'anın ifadesine göre asıl maddeleri ateştir. Son derece latif ve ince cisimli oldukları için, gözle görülmezler. Tıpkı nurani olan melekler gibi. Onların gözle görünmemesi yokluklarını gerektirmez. Vardırlar ama görünmezler. Varlıkları Kur'an ve hadislerle sabittir. İnkarı mümkün değildir. BÜYÜK ALİM ŞEYH ŞA'RAVİ buyururlar ki; " Gaybi işlerde dini meselelere gelince, bunlara iman etmek vaciptir. Mahiyetini ve keyfiyetini bilmesek bile. Çünkü imanın bir zirvesi vardır ki, o da Allah'a iman etmektir. Bir kere kendi isteğinle Allah'a iman ettin mi? Aklınla zirvenin altına girdin mi? Aklın alsın, almasın Allah'ın her dediğini kabul etmek zorundasın. Çünkü bilmemek ve görmemek de hiçbir zaman delil sayılmaz. Çünkü maddeyi gören gözler, manaya da inanmak mükellefiyetindedir. Yani bir şeyin varolduğunu bilmemek, o şeyin yok olduğunu göstermez. BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Allah ( C.C ) bir Ayet-i Kerime’de : ‘’ Ben cinleri ve insanları, ancak beni tanıyıp ibadet etsinler diye yarattım ‘’ Bir kutsi hadis’te ise : ‘’ Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek, tanınmak istedim, bunun için mahlukatı yarattım ‘’ demiştir. Allah (C.C.) insanı kendi katında 5 Saf özellikten yarattı bunlar; Kalp, Ruh, Sır, Hafi, ve Ahfa adı verilen özelliklerdir. Bu özelliklere sahip insanlar, Cenab-ı Hak’ta bulunan sonsuz Kemal ve Cemal sıfatlarını ve bunların tecellilerini ‘’Esma-ül Hünsa ‘’ tabir edilen güzel isimlerinin cilvelerini, gizli ve nihayetsiz rahmet hazinelerini gördüler. Allah (C.C.) daha sonra yarattığı tüm insanlara ‘’Ben sizin Rabbiniz değil miyim ?’’ diye sordu ve tüm insanlar bir ağızdan ‘’ Evet sen bizim Rabbimizsin ‘’ dediler. Bunun üzerine Allah (C.C.) insanların sözünde durup durmayacaklarını imtihan etmek için onları dünyaya indirmeyi diledi. İnsan, Allah (C.C.) katındaki 5 Saf özelliğiyle dünyada yaşamaya elverişli değildi, bundan dolayı 5 Saf özellik, Allah’ın (C.C.) sonsuz kudretiyle, dünyevi 5 maddi özelliğe çevrildi bunlar; Nefis, Ateş, Hava, Su ve Toprak’tır. İnsanın dünyadaki görevi önce Allah’ı (C.C.) tanımak, birliğini kabul etmek, O’nun yardımı ve şahsi çabalarımız ile 5 Maddi özelliğimizi, asıl olan 5 Saf özelliğe çevirmektir. O’nu tanır ve bu değişimi dünyada gerçekleştirebilirsek bu bizim için en hayırlı olandır, Cennet’le ödüllendiriliriz. O’nu tanır ama bu değişimi tam olarak dünyada gerçekleştiremezsek, eksik kalan değişim ancak ve ancak Cehennem’de tamamlanabilir ve tamamlandıktan sonra Cennet’le ödüllendiriliriz. O’nu hiç tanımaz, değişim için bir caba sarf etmezsek, sonumuz ebedi olarak Cehennemdir.’’ Allah (C.C.) insanı bu değişikliği gerçekleştirebilecek kabiliyette yaratmıştır. Kuran-ı Kerim’de Adem (A.S.) yaratılışıyla ilgili ayetlerde, Allah (C.C.) ‘’Ben yeryüzünde bir halife atayacağım’’ demişti. Melekler de ‘’Orada bozgunculuk yapmakta, kan dökmekte olan birini mi atayacaksın, oysaki bizler seni hamd ile tesbih ediyoruz, seni kutsayıp yüceltiyoruz’’ dediler. Allah (C.C.) ‘’Şu bir gerçek ki, ben sizin bilmediklerinizi bilmekteyim’’ dedi ve Adem’e (A.S.) isimlerin tümünü öğretti. Ayetlerin devamında Allah (C.C.) Meleklere Adem’e (A.S.) ihtiram secdesi yapmaları istenir, İblis kibirlenir ve ondan başka bütün melekler Adem’e (A.S.) secde ederler. İblis’in anlamadığı konu, insanın bu değişim kabiliyeti idi. Meleklerin yaratılışları itibari ile nefisleri yoktur, verilen görevleri yerine getirirler, Allah’ı (C.C.) zikir ve tesbih ederler. Bunların karşılığı olarak Allah’ın (C.C.) katında derecelerinde bir değişiklik olmaz. İnsan ise ibadetleri ve hizmetleri karşılığı derecelerini yükseltebilir ve Allah’a (C.C.) meleklerden daha fazla yaklaşabilir, hizmet etmeyerek, derecesini aşağıların aşağısına da indirebilir. İşte bu özelliğinden dolayı Allah (C.C.) Adem’in (A.S.) zatında insana meleklerin bilmediği isimlerin tümünü öğretti ve ona ihtiram secdesi yaptırttı. Allah (C.C) kainatta da bu değişim için gereken bütün maddi ve manevi ortamı hazırlamıştır. Bu ortamda insanlardan başka bir çok varlık yaratmıştır, bunlar Ruhaniler ve Cismaniler’dir. Ruhaniler : Melekler, cinler ve şeytanlar’dır. Cismaniler : İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve cansızlar’dır. Manevi yardım olarak Peygamberler ve Kutsal Kitaplar göndermiştir.Yaratılan her şey Allah (C.C.) emriyle insanın bu değişimi gerçekleştirmesine yardımcı olmaktadır. Kutsal kitaplar, bu değişimin nasıl gerçekleştirileceğinin teorik yollarını göstermiştir. Peygamberler, bu değişimin nasıl gerçekleştirilebileceğinin hem teorik, hem de pratik yollarını öğretmiştir. Hayvanlar, bitkiler ve cansızlar insanın hayatta kalması için gereken ortamı sağlamıştır. Melekler, bu ortamın devamlılığı için Allah’ın (C.C.) kendilerine verdiği vazifeleri yaparlar. Müslüman ve salih Cinler ve Melekler, insanlar kendilerinden maddi ve manevi yardım istedikleri zaman Allah’ın (C.C.) izniyle yardıma koşarlar. Şeytanlar ve kafir cinler, bu değişime engel olmak isterler ve ellerinden gelen bütün kötülüğü yapmaya çalışırlar, fakat istemeden bu değişime yardımcı olurlar, çünkü cinler ve şeytanlar insanlara kötü şeyler ilham ettikleri zaman, insan onlara karşı koyarsa ve Allah’ın (C.C.) yolundan ayrılmaz ise dereceleri artar, böylece cinler ve şeytanlar istemeden insana yardımcı |
|
 |
|